1981 yılında #Erzurum’un #Horasan ilçesine bağlı Karapınar Köyü’nde dünyaya geldi.
Evli, 2 evlat babası.
Lisans mezunu.
Hayvancılık ve tarımla geçimini sağlayan, çok çocuklu bir ailenin evladı olarak büyüdü.
Babasının çocuklarının okuyabilmesi için ailesini ilçe merkezine taşımasıyla birlikte, küçük yaşta hayatın zorluklarıyla tanıştı.
Henüz 9–10 yaşlarındayken su ve limonata satarak, ardından ayakkabı boyacılığı yaparak çalışma hayatına atıldı.
1990’lı yılların başında abisinin açtığı Kader Lokantası sayesinde lokantacılıkla tanıştı ve mutfak – servis – işletmecilik alanlarında tecrübe kazandı.
Genç yaşta İstanbul’a gelerek bir süre Galata Köprüsü’nde ciğer ekmek satıcılığı, sonrasında ise pazarcılık yaptı.
Askerlik sonrası, 2000’li yılların başında #Arnavutköy bölgesinde abisiyle birlikte ilk restoran yatırımlarını gerçekleştirdi. Zor şartlarda, yıllarca sırtında odun taşıyarak işletmesini ayakta tuttu.
Kurucusu olduğu “#NoktaTesisleri” ile başlayan girişimcilik yolculuğu; Etzade Restoran, Köfteci Kara, Gülman Sosyal Tesisleri, Gül Mahal, Dönerüs ve Lapi gibi markalarla büyüdü. Bugün bu işletmelerin tamamı #GüldaşGrup çatısı altında faaliyet göstermektedir.
Aile şirketlerinde adaletli yönetim, emek ve liyakat vurgusuyla öne çıkan Bedrettin Gül, bugün yüzlerce kişiye istihdam sağlayan bir iş insanı olarak yoluna devam etmektedir.
ERZURUM’UN BİR KÖYÜNDEN ÇIKTI, TÜRKİYE’YE ÖRNEK BİR MARKA KURDU…
Türkiye’de “hem üretici hem satıcı” iş modeliyle dikkat çeken Güldaş Grup’un kurucusu Bedrettin Gül, yoklukla başlayıp istikrar ve emekle zirveye uzanan başarı hikâyesiyle genç girişimcilere ilham olmaya devam ediyor.
Köy Hayatından Mücadeleye Uzanan Çocukluk
Bedrettin Gül, 1981 yılında Erzurum’un Horasan ilçesine bağlı Karapınar Köyü’nde dünyaya geldi. Hayvancılık ve tarımla geçimini sağlayan, çok çocuklu bir ailenin evladı olarak büyüdü. Babasının çocuklarının eğitim alabilmesi için ailesini ilçe merkezine taşıması, onun hayatında bir dönüm noktası oldu.
Ancak bu karar, aynı zamanda maddi zorlukların da başlangıcıydı. Babası fırında çalışarak ailesini geçindirirken, Bedrettin Gül daha 9–10 yaşlarında çalışmaya başladı. Önce su ve limonata sattı, ardından ayakkabı boyacılığı yaptı. O günleri bugün hâlâ “hayatın gerçek yüzüyle tanıştığım dönem” olarak anlatıyor.
Lokantacılıkla Tanışma ve Erken Sorumluluk
1990’lı yılların başında abisinin açtığı Kader Lokantası, Bedrettin Gül’ün meslek hayatının başlangıcı oldu. Okuldan arta kalan zamanlarda mutfakta çalıştı, servise yardım etti, işletmeciliğin her aşamasını genç yaşta öğrendi.
Lise yıllarında dersleri iyi olmasına rağmen, hayat onu erken yaşta daha büyük sorumluluklarla tanıştırdı. Abisi askere giderken işletmeyi ona emanet etti; ancak asker dönüşünde işletmenin kapanması, ailesiyle birlikte yeni bir başlangıç kararı almasına neden oldu.
İstanbul ve Galata Köprüsü Günleri
Yeni başlangıcın adresi bu kez #İstanbul oldu. Henüz 16–17 yaşlarındayken İstanbul’a gelen Bedrettin Gül, iş aradığı bir köfteciden aldığı “Siz patronluk yapmışsınız, patron çalıştıramayız” cevabıyla yeniden kendi işini kurma hedefini belirledi.
Bunun üzerine #GalataKöprüsü’nde ciğer ekmek satmaya başladı. Bir gün, şık giyimli bir müşterinin tezgâhından alışveriş yapması, onun için adeta bir kırılma noktası oldu. Bu olay, onun kendi ifadesiyle “özgüvenini ve hayalini yeniden inşa ettiği an” olarak kayıtlara geçti.
Yaklaşık iki yıl boyunca Galata Köprüsü’nde satış yaptıktan sonra pazarlarda giyim işiyle uğraştı, askerliğini tamamladı ve ardından yeniden restoran sektörüne döndü.
Sırtında Odun Taşıyarak Kurulan İşletme
2000’li yılların başında, Arnavutköy’de çalıştıkları restoranın satılacağını öğrenen Bedrettin Gül ve abisi, büyük bir risk alarak bu işletmeyi satın aldı. Sermayeleri yoktu. Üç yıl boyunca ısınma ve işletme için ormandan sırtlarında odun taşıdılar.
Tüm aile fertleri işletmede aktif rol aldı:
Biri mutfakta,
Biri kasada,
Biri salonda,
Biri bulaşıkhanede…
Bu dayanışma, onları ayakta tuttu.
“Nokta” ile Başlayan Markalaşma Süreci
İlk büyük yatırımlarına “Nokta Tesisleri” adını verdiler. O “Nokta”, Bedrettin Gül’ün iş hayatında yeni bir cümlenin başlangıcı oldu. Ardından sırasıyla;
Etzade Restoran
Gül Mahal
Köfteci Kara
Gülman Sosyal Tesisleri
Dönerüs
Lapi
markaları hayata geçti. Tüm bu işletmeler bugün Güldaş Grup çatısı altında faaliyet gösteriyor.
Kıvırcık Kuzu ile Gelen Lezzet Markası
Bedrettin Gül’ün markalaşma sürecindeki en önemli adımı, kıvırcık kuzu çevirme ve kuyu kebabı oldu. Edirne Uzunköprü’de kurdukları besi çiftliği sayesinde yalnızca satıcı değil, aynı zamanda üretici konumuna da geldiler.
Kaya tuzu, meşe odunu ve 4–4,5 saatlik özel pişirme süresiyle hazırlanan kuzu çevirme, bugün sadece Türkiye’den değil, yurt dışından da gelen misafirlerin ilgisini çekiyor.
Aile Şirketi, Adalet ve Liyakat Vurgusu
Bedrettin Gül, büyüyen şirket yapısında en çok önem verdiği konunun adaletli yönetim ve liyakat olduğunu vurguluyor:
“Zirveye çıkmak kolaydır ama zirvede kalmak zordur. Emek vermeden kimseyi işin tepesine taşımadık.”
Bu anlayışla bugün yüzlerce kişiye istihdam sağlayan bir iş insanı olarak faaliyetlerini sürdürüyor.
Yurt Dışı Teklifleri ve Gençlere Mesaj
Güldaş Grup’a bugün Katar ve Kuveyt’ten şubeleşme teklifleri geliyor. Ancak Bedrettin Gül, altyapı ve insan kaynağı oluşmadan büyümenin riskli olduğuna dikkat çekiyor.
Gençlere verdiği mesaj ise tek cümlede özetleniyor:
“Hayalin yoksa yaşamın da yoktur. Bir zamanlar Galata Köprüsü’nde ciğer ekmek satıyordum. Bugün yüzlerce kişiye ekmek veriyorsam, bu bir hayalin sonucudur.”
